MUTLU SONSUZ
Bir dönem Medine'de hayal edelim kendimizi. Peygamber Efendimizin de yaşadığı bir dönemdeyiz.
Medineli kadınlardan söz etmem gerek ki konuyu ona getirebileyim. Medineli kadınlar hem çok güzel hem çok samimilerdir. Hifa hatun ise tüm kadınlardan daha güzel ve daha samimidir. Ona teklifler yağmur gibi yağar sarayı olanlar sarayın anahtarını dahi önüne atarmış ki o bunların tümünü reddetmiştir.
Bir gün Peygamber Efendimizin yanına çıkarak :
"Ey Allah'ın Resulü bana cenneti kazandıracak bir şeyler öğretir misin? " der.
Doğrusu o Peygamber Efendimizin ona gündüzleri oruç tut geceleri de namaz kıl diyeceğini düşünür.
Server-i Kainat ona der ki:
"Önce evlenmen lazım zira bununla dinin yarısını emniyete alırsın." der.
Hifa hatun başını önüne eğer ve teslimiyetle der ki:
" Siz kimi münasip görürseniz benim için ben de ona razıyım." der.
Hifa hatun sıradan biri değildi. Bu yüzden onu nikahına alan kişi de sıradan olmamalıydı.
Peygamber Efendimiz pratik bir yol bulur.
"Yarın sabah Mescide ilk gelenle evlen." buyurur.
Bunu duyan herkes başlar hazırlıklara.
Bunu Hz. Suheyb' de duyar ama dikkate almaz. O fakir ve kimsesiz biridir. Karnını zor doyurur kah Mescid yakınına kah ağaç altına kıvrılır.
Gece olur başlar herkes uyumaya. Sabah namazı vakti geldiğinde Allah derin bir uykuya yatırır herkesi. Bir tek Hz. Suheyb dışında.
Hz. Suheyb yola koyulur. Peygamber Efendimiz Mescid'de kapıdan ilk kim girecek diye bekliyordur.
Namazdan sonra Hifa hatunu çağırtır ve durumu anlatır. O da büyük bir teslimiyet gösterir ve Peygamber Efendimiz nikahlarını kıyar. Dönüp Hz. Suheyb'e :
"Ya Suheyb haydi eşine güzel bir hediye ver ve tut elinden evine götür."
Hz. Suheyb:
"Benim verebileceğim hiçbir şeyim yok" der.
Hifa hatun kocasını utandırmaz ona konak hediye eder.
Peygamber Efendimiz bu durumdan etkilenir ve onlara dua eder.
Hz. Suheyb Medine sokaklarını dolandıktan sonra akşama doğru konağa geçer. Kendisi için hazırlanan muhteşem sofradan yalnızca iki hurma alır.
Hifa hatuna dönerek:
"Ya Hifa sen benim için bir nimetsin bense senin için yalnızca bir mihnetim. Ben şükrederek sen de sabrederek geçirdin. İster misin bu geceyi ibadetle geçirmeyi. "
Hifa hatun kabul eder. Geceyi bu şekilde geçirirler.
Cebrail aleyhisselam olanı Peygamberimize anlatır. Onların cennetle müjdelendiğini söyler.
Sabah namazı vakti gelir. Peygamber Efendimiz namaz bitiminde Hz Suheyb'i yanına oturtur. Der ki:
"Ya Suheyb olanları sen mi anlatırsın ben mi anlatayım?" O da :
"Allah'ın Resulü en iyisini bilir." Allah Resulü:
"İkinizde cennetliksiniz."
Hz. Suheyb secdeye kapanır ve yalvarır:
"Yarabbi bana mağfiret buyurdun beni günaha bulaştırmadan yanına al."
Allah onu yanına alır.
Mescid de herkes çok duygusallaşmıştır.
Peygamber Efendimiz der ki:
"Size daha da şaşılacak bir şey söyleyeyim mi?"
Herkes dinliyordur ve devam eder:
"Şu an Hifa hatun da ruhunu teslim etti."
Peygamber Efendmiz mezarlarını yan yana yaptırır.
Küçük birer tahtada şöyle yazdırır:
"Şükredenlerden Suheyb ve Sabredenlerden Hifa"
Beni etkileyen bu hadiseyi sizlerle paylaşmak istedim.
Selam ve dua ile...
Comments
Post a Comment