Ciddiyet Gerektiren Mevzu: Uygur Türkleri

 Bizler kendi hayatlarımızın akışına kendimizi bırakmış, kontrolsüz ve savurgan yaşarken; her saniye de bizim bihaber olduğumuz birçok olay gerçekleşir. Örneğin bir doğum, bir ölüm, belki de bir zulüm...

Bugün size bir örnekle bazı mühim meselelerden söz edeceğim. 



Sizleri biraz daha doğuya, Çin'e götüreceğim. Oradaki Sincan Bölgesinde yaşayan  Müslüman kardeşlerimizden olan Uygur Türklerinin yanına... 

Onların hayata baktığı pencereden hayata bakmaya , onlarla empati yapmaya sizleri davet ediyorum. 

Kaçıncı yüzyılda olmamıza rağmen hâlâ esaret devam ediyor. Çok farklı ileri konularda konuşmak veya hareket etmek varken.

Önce ANLAYALIM:




Peki ya Uygur Türkleri kimdir ?

Uygurlar Müslüman olan tarihte ilk yerleşik yaşama geçen Türk devleti olmuştur. Tarım ve ticaretle uğraşan Uygur Devleti bilim ve sanata çok önem veren bir devlettir.

Şu anda devlet olarak değil Çin'e bağlı olan Sincan Özerk Bölgesinde yaşayış gösterirler.




Bu esaret neden ve nasıl başladı ?

Araştırmalarıma göre 1940'lardan bu yana belki de daha önce bu durum söz konusuydu. Bunun asıl sebebi ise yalnızca Müslüman olmaları. Altını çizmek istiyorum bu sözün çünkü uyanmamız lazım. Artık toz pembe değil gerçeklere objektif olarak bakmak değerlendirebilmek gerekir.

Tarih hep tekerrürden ibaret. Onların tüm problemi dinimizle. Onlara benzememizi istiyorlar. Farklı olana saygıları dahi yok. Oysa dinimiz hoşgörü dini olmakla beraber senin dinin sana benim ki banadır sözüyle saygıyı, insanlığı korumamızı ister. 

Hayat dinle bir bütün iç içe bir halka gibidir. Dini ayrıştırmak aslında yanlış bir davranıştır. 

Türk tarihini incelersek göreceğiz ki Çin ile ilişkimizin tabiri caizse vahşet durumun. 

Çin aslında ezelden beridir maalesef ki bizim düşmanımız olmuştur. Müslüman olmadan önce sebebi toprak kavgasıydı. Yenilgiyi uğramak bize karşı öfkeye belki de nefrete sebep olmuştur. 

Çin Seddi' nin inşası bu sebepten ötürü olmuştur. Sebep ise Türk boylarının ve Moğol saldırılarıdır. Bu örnek günümüze kadar gelmiştir. 




Ne yapmamız gerekiyor?

En baştaki en temel düşüncem azınlıkta kalmış da olsa bir yerde yaşayan milletin ülkenin disiplinine ayak uyduruyor olması ile birlikte hoşgörü politikasının izlenmesidir. Ayrımcılık, şiddet, nefret vs kötü duygulara maruz bırakılmaması ülkedeki haklardan eşit şekilde faydalanabilmeleri de bir diğer mühim konulardandır. Bir de bu milletin bu topraklarda yüzyıllardır yaşayagelmeleri hak sahibi olduğu düşüncesini aklıma getirir ki bu bizzat böyledir. 

Aklınıza bizdeki durum gelirse eğer konu dışında olsa da bağlantılı olması gereğiyle bir parentez açmak isterim. 

Ülkemize geliyor olmakta bulunan mültecilere gelecek olursak tabiri caizse ipini koparanın elini sallayarak ülkemize geliyor olması üzülerek söylüyorum ki ülkede disiplin olmadığının göstergesidir. Burda olması gereken mantığı kısaca disiplin şeklinde özetlemek benim sözüme düşen ama içindeki ayrıntıları sizler ve asıl bunu yapması gerekenler anlamış olmalarını umut ederim.

Elbette ki bu durumların sonucunda ülkemizde yaşamaya devam edenlere karşı bizlerin görevi yine hoşgörüdür. Üstte saymış bulunmakta olduğum kötü ve kötülüğü, kaosu arttıracak duygulardan men bir şekilde yaşamak en güzeli , en doğru olanıdır.

Tekrar konumuza dönecek olursak onlar için yapmamız gerekenler yalnızca onlara dua etmek değil bunun için harekete geçmektir . Bu hareket bu konuları yazmak, duyurmak, anlatmaktan tut bunu medyaya taşımaktır. Bunlar köklü bir çözüm olmayabilir veya bu duruma son vermeyebilir olsa da onlar için farklı yollar üretmemize bir sebep elbette olur


Devamı olucak , aslında onların ne tür imtihanlardan geçtiklerini anlatacağım ve örnekleyeceğim , diğer yazımda görüşmek üzere. 

Selametle kalın.










Comments

Popular posts from this blog

MÜZİK RUHUN GIDASI MIDIR ?

Âşk Hasbihâli

Evrim mi? Tekamül mü? Sen karar ver.